Ah sen!

Dünyaya geldiğin bambaşka kültürden, bambaşka bir hikaye ile kopup, bizim yuvamıza uçana kadar olan, kimi zaman mutlu, kimi zaman hüzünlü hikayenle sen…

Öyle zorlandın, hala öyle zorlanıyorsun, öyle çabalıyorsun ve bazen öyle yapamıyorsun ki, ben ne hissedeceğimi, ne yaşayacağımı, nerelerde ağlayacağımı, kapıları nasıl açacağımı bilemiyorum ve sen…

Öyle masum, bazen öyle cingöz, bazen tamamen sinirlerimi hoplatan, ama çoğunlukla sadece çocuk olan sen…

Büyüyorsun, bedenen ve ruhen. Ben diyorum ki bazen “ah ne zor yaralı bir kuşu sarıp sarmalamak” ama sen, karşımda minnacık tebessümüme kocaman gülücüklerle karşılık veren sen…

İyi ki doğdun, iyi ki hayatıma geldin. Beni ben yapan bilmediğim bir sürü duyguyu fışkırttın benden.

Anlatamıyorum… Kalbime sığdırdığım, dilime sığamıyor ki…

İyi ki varsın, hayatımıza iyi ki geldin, huzurla, kahkahalarla, sağlıkla yaşa sen…

Ah, 11 oldun sen…