Canım kızım,

Biz, seninle çok iyi biliyoruz ki, birinin canın olması için canından bir parça olması gerekmiyor. Kalbindeki sevgi, güven, candan bakışlar, kocaman öpücükler,  birbirine sonradan can olmak için yeterli aslında.

Seninle tanışalı dört ay oldu. Ne çok şey yaptık bu dört ayda. Sarıldık, ağladık, kahkahalarla güldük, tartıştık, bazen üzüldük, tatile gittik, ilk kez birlikte yüzdük, İlk kez kumlarda çıplak ayak yürüdük, yemek yaptık, bolca konuştuk. Aile olduk. Sanki dört ay değil de yıllardır birlikteydik kızım.

Doğruyu söylemek gerekirse 9 yaşında bir kızım olacağını ve senin kadar neşeli olacağını hiç tahmin etmezdim.  Yaşamın senden aldıklarına karşılık belki de ödül olarak sana verdiği o içten neşen, acayip kahkahan, o enerjin hiç bitmesin annecim.  Hayat sana içindeki masumluk ile tüm kapıları açsın. Ama sen de yılmadan, tükenmeden dimdik ayakta dur yavrum. Farkındaysan sen de, seni o ilk gördüğümüzdeki omuzları düşük, kafası öne eğik kız değilsin artık. Kimse senin boynunu bükemesin, izin verme buna…

Aşık da olacaksın, okul ve iş hayatın, bir sürü arkadaşın da olacak. Sen, bu düzenin içinde en başarılı kişi olmayabilirsin. Zaten o önemsiz biliyor musun? Önemli olan bu düzen içinde iyiliğini koruyabilmek, çıkarlar için birilerinin peşinden koşmamak, yalan söylememek, dedikodu yapmamak, bu şekilde toplumda bir yer bulmaya çalışmamak. Sen kendin olabilirsen ve kendinin farkında olup kimseye zarar vermezsen, dimdik durursan ne olduğunun bir önemi yok. Güzel anneciğin gibi dimdik dur kızım, ne olursa olsun dik dur…

Seni hep ve her zaman sevecek bir ailen var.

Kalben annen