Çocuklarımla çok eğleniyorum, şarkılar söyleyip, delicesine masalara vurarak tempo tutuyor ve evde ciyak ciyak bağırıyoruz. Sonra kıkırdayarak, katılarak gülmeleri dünyaya bedel.. “Anneee bidaha yap bi daha yap” yapmaz mıyım laaaannnnn 🙂 Yatak üstünde zıplama yere atlama, yatak üstünde popo üstü atlama, küveti su doldurup suratını suya sokup bekleme gibi belki yapılmayacak bir sürü oyun ve sonrası bol kahkaha. Ne yapalım, tüm anneler “dur, sus, yapma” demek zorunda mı?

Ben çok fazla kural koymayıp böylece kurallarımın çiğnenmesine izin vermemiş oluyorum. Bu da ne demek? Şöyle ki; kural koysam bile çocukların yapmaktan vazgeçmeyeceğini bildiğim konularda boşuna kural koymuyorum. Kural koymadan yumuşak geçişlerle hallediyorum, böylece minimum ağlama ve minimum karşı çıkma ile minimum otorite zedelenmesi yaşıyoruz. Ama uygulanması gerekli konularda da o kural dışına çıkmıyoruz pek. Mesela gece 12 – 1 lere kadar oyun oynama sonrası ağlama krizleri ve sabah uykuyu almadan uyanma ile yine ağlama krizleri. Dedim ki bu böyle olmaz, herkes akşam 22.00 da yatakta olacak. Yoksa büyüme hormonlarımız yeteri kadar salgılanmaz ve hem çok mutsuz oluruz hem de yeterince büyüyemeyiz. Hop herkes akşam 22.00’da yatakta. Arada bir hafta sonları çok tatlı bir oyunun ortasında isek hadi tamam yarım saat uzatalım diyoruz. Kuralları birlikte çiğniyoruz. Herkes kendi gibi çocuk yetiştiriyor. Kurallar benim çok sinirimi bozar hele ki mantığıma oturmuyorsa.

Anne gibi anne olmanın kuralı da hanım hanımcık olup bol bol “yapma” demek olmamalı. Sıra dışı anne olma hakkımı kullanmak istiyorum… Evet bu benim hakkım. Saçım mavi olabilmeli, dövmelerim de… Sokakta dans edebilmeli ve kahkaha atabilmeliyim. Çocuklarıma gerekli sevgiyi, ilgiyi ve bilgiyi verebiliyorsam yeterli benim için. Kendimi parçalayıp, herkesin sinirini bozarak etkinlik, aktivite peşinde koşup, sadece “bak yapıyorum işte” demek için uğraşmamalıyım.

Bu konu ile ilgili yazacak çok şey var. Onları da yazarım bir ara 🙂 Bu günlük bu kadar…